Kısa Özet
Bu video, görme engelliler için okuma deneyimlerini ve okuma alışkanlıklarını ele alıyor. Yazar Fatih Baha Aydın'ın konuk olduğu programda, farklı okuma türleri (Braille, sesli kitap, elektronik kitap), betimlemelerin önemi, edebiyattaki engellilik algısı ve görme engellilerle iletişimde dikkat edilmesi gereken noktalar tartışılıyor.
- Farklı okuma türleri ve tercihleri
- Betimlemelerin görme engelliler için önemi
- Edebiyattaki engellilik algısı ve kalıp yargılar
- Görme engellilerle iletişimde dikkat edilmesi gerekenler
Giriş ve Konuya Genel Bakış
Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nin (EGET) yeni bir bölümünde, Fatih Baha Aydın ile birlikte kitap okuma ve okumanın farklı türleri üzerine konuşuluyor. Görenler için mürekkep baskılı ve elektronik kitaplar, görme engelliler için Braille kitaplar ve sesli kitaplar olmak üzere okuma türleri gruplandırılıyor. Sesli kitapların insan sesiyle mi yoksa elektronik ekran okuyucularıyla mı dinlendiği de ayrı bir konu olarak belirtiliyor. Fatih Baha Aydın, edebi ve akademik okumalar için farklı yöntemler kullandığını ifade ediyor.
Okuma Tercihleri ve Alışkanlıklar
Fatih Baha Aydın, macera türündeki kitapları araba kullanırken dinlediğini, roman ve akademik eserleri ise basılı veya elektronik formatta okuduğunu belirtiyor. Elektronik kitap okuyucularında punto boyutunu ayarlayabildiği için daha rahat ettiğini söylüyor. Geçmişte dinleyerek öğrenmenin kalıcılığı konusunda şüpheler olsa da, günümüzde dinleme alışkanlığının yaygınlaşmasıyla bu durumun değiştiği düşünülüyor. Fatih Baha Aydın, okuyarak öğrenmenin kendisi için daha kalıcı olduğunu, ancak görme engelli bireylerin dinleyerek daha iyi öğrenebildiğini ifade ediyor. Sesli kitaplarda tiyatrocuların abartılı seslendirmeleri nedeniyle metinden koptuğunu belirtiyor.
Braille Alfabesi ve Önemi
Fatih Baha Aydın, 5 yaşındayken babasının kendisine büyük harflerle baskılı yazıyı öğrettiğini, ancak daha sonra görme yetisini kaybettiği için Braille alfabesini öğrendiğini anlatıyor. Braille alfabesinin, doğru yazımı ve dilin doğru kullanımını öğrenmek için önemli olduğunu vurguluyor. Özellikle şiir okurken Braille alfabesini tercih ettiğini, çünkü sesli kitaplarda okuyucuların duygu katmasından hoşlanmadığını belirtiyor. Braille alfabesinin, gören ve görmeyen kişileri eşitlediğini, çünkü aynı bilgilere ulaşıldığını ifade ediyor.
Braille ile İlgili Merak Edilenler
Braille alfabesinin Latin alfabesinin karşılığı olup olmadığı ve Arapça Braille alfabesinin olup olmadığı soruluyor. Arapça Braille alfabesinin de olduğu ve sağdan sola okunduğu belirtiliyor. Braille alfabesinde her harfe karşılık bir kombinasyon olduğu ve altı noktadan oluştuğu açıklanıyor. Braille alfabesiyle okurken sürprizleri bozmanın kolay olup olmadığı soruluyor. Braille alfabesiyle okurken parmak uçlarının kullanıldığı ve avuç içiyle okumanın mümkün olmadığı belirtiliyor.
Betimlemelerin Önemi ve Yazım Tarzı
Kitap okurken betimlemelerin görme engelliler için nasıl değiştiği ve yazarken görmeyen kişilere göre mi anlatılması gerektiği tartışılıyor. Fatih Baha Aydın, yazarken okuyucunun zekasını küçümsemediğini, ancak duyu organlarıyla ilgili bir ayrım yapmadığını ifade ediyor. Bazen görsel verilerin yetersiz kaldığı durumlarda koku gibi diğer duyuları kullanarak betimleme yaptığını belirtiyor. Ümmühan Bardakçı, görmeyerek yaşamaya alıştığı için bazen betimlenen şeylerin kendisine fazla geldiğini, ancak hiç görmedikleri yerlerin betimlenmesinin unutulmasının kolay olduğunu ifade ediyor.
Edebiyattaki Engellilik ve Körlük Algısı
Edebiyattaki engellilik ve körlük algısı ele alınıyor. José Saramago'nun "Körlük" adlı romanındaki gerçekçi olmayan tasvirler eleştiriliyor. Görme engelli birinin tuvalete gitmeyi unutması veya isimlere ihtiyaç duymaması gibi durumların gerçekçi olmadığı belirtiliyor. Empati kurmanın sınırları olduğu ve engelli birini yazarken dikkatli olunması gerektiği vurgulanıyor. Sait Faik'in "Uzun Ömer" öyküsündeki toplum normları dışındaki bireylere yaklaşımı örnek gösteriliyor.
Görme Engellilerle İletişimde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Görme engellilerle iletişimde dikkat edilmesi gerekenler tartışılıyor. Espri yaparken veya dalga geçerken sınırların aşılmaması gerektiği vurgulanıyor. Görme engelli birine yakışıklı olup olmadığını sormanın veya dokunarak tanımaya çalışmanın uygun olmadığı belirtiliyor. Görme engellilerin de güzellik algısı olduğu ve toplum içindeki normlara uyum sağlamaya çalıştıkları ifade ediliyor.
Kalıp Yargılar ve Toplumsal Algı
Görme engellilerin her zaman yaşam dolu ve başarılı olmaları gerektiği yönündeki beklentiler eleştiriliyor. Görme engellilerin de üzülebileceği, kızabileceği ve başarısız olabileceği vurgulanıyor. Görme engellilerle iletişimde çocuk gibi konuşmaktan veya sürekli pozitif olmalarını beklemekten kaçınılması gerektiği belirtiliyor.
Dil ve Toplumsal Değişim
Dilin toplumu etkileyip etkilemediği ve engellilikle ilgili kullanılan kelimelerin değiştirilmesi gerekip gerekmediği tartışılıyor. "Karı" kelimesinin toplumsal olarak dışlanmış bir kelime olduğu ve değiştirilmesi gerektiği belirtiliyor. "Özürlü" kelimesinin kullanılmaması gerektiği ve "sakat" kelimesinin de normalleşmeye başladığı ifade ediliyor. "Beni tanıdın mı?" cümlesinin görme engellileri rahatsız ettiği ve zekalarını ölçmeye yönelik bir soru olarak algılandığı belirtiliyor.
Sonuç ve Kapanış
Programın sonunda, okumak üzerine genel bir sohbet yapıldığı ve farklı konulara değinildiği belirtiliyor. Fatih Baha Aydın'a konuk olduğu için teşekkür ediliyor ve yeni bölümlerde görüşmek üzere kapanış yapılıyor.