Ne Sezen Eski Sezen... Sezen'den de Fayda Yok

Ne Sezen Eski Sezen... Sezen'den de Fayda Yok

Kısa Özet

Bu video, Mustafa Öztürk'ün Sezen Aksu'nun yeni albümü "Paşa Gönül Şarkıları" üzerine yaptığı bir değerlendirmeyi ve genel olarak Sezen Aksu'nun müzik kariyerindeki değişimleri ele alıyor. Öztürk, albümün beklentileri karşılamadığını, 80'lerdeki Sezen Aksu'nun etkisini yaratmadığını ve bunda ülkenin içinde bulunduğu durumun etkili olduğunu belirtiyor. Ayrıca, kendi gençlik yıllarındaki Sezen Aksu şarkılarının kendisi için ne ifade ettiğini, o dönemdeki toplumsal yapıyı ve yaşam tarzını da anlatıyor. Son olarak, günümüzdeki tatsız ve neşesiz ortamın hem Sezen Aksu'nun albümüne hem de kendi duygularına yansıdığını ifade ediyor ve çocukluğuna duyduğu özlemi dile getiriyor.

  • Sezen Aksu'nun yeni albümü "Paşa Gönül Şarkıları" beklentileri karşılamadı.
  • 80'lerdeki Sezen Aksu'nun şarkılarıyla şimdiki şarkıları arasında belirgin bir fark var.
  • Toplumsal değişimler ve yaşanmışlıklar, müzik zevkini ve duygusal yoğunluğu etkiliyor.
  • Çocukluk özlemi ve eski güzel günleri hatırlamak, hayata tutunma çabası.

Giriş

Mustafa Öztürk, bazı takipçilerinin kendi alanıyla ilgili videolarının ağır geldiği, bazılarının ise memleket meselelerine değinilmediği yönündeki sitemlerini anlıyor. Ancak, sürekli dışarıdan gelen isteklere göre içerik üretmekten kaçınıyor. Ülkenin genel halinin tatsız ve sıkıntılı olması nedeniyle, bu videoda Sezen Aksu'nun yeni albümü "Paşa Gönül Şarkıları" üzerine konuşmaya karar veriyor. Albümün 8 yıllık bir aradan sonra çıktığını ancak eski Sezen etkisini yaratmadığını belirtiyor ve Akif Bekin'in bu konudaki yazısından ilham aldığını söylüyor.

Sezen Aksu'nun 80'lerdeki Etkisi

Öztürk, Sezen Aksu denince aklına 1984 yılının geldiğini, o yıllarda üniversiteye başladığını ve darbenin etkisinin azaldığını anlatıyor. "Sen Ağlama" gibi şarkıların milyonların dilinde zikir gibi tekrarlandığını ve kült haline geldiğini belirtiyor. "Git" ve "Sezen Aksu 88" albümlerindeki "Ah Mazi", "Hasret", "Unut", "Beni Unutma" ve "Yalnızca Sitem" gibi şarkıların kendisi için çok değerli olduğunu ifade ediyor. 90'larda ise Türkiye'nin havasının değişmeye başladığını, Sezen'in albümlerindeki duygusal yoğunluğun azaldığını ve ritimlerin çoğaldığını söylüyor.

80'ler Kuşağı ve Duygusal Yoğunluk

Öztürk, kendi kuşağının melodi kuşağı olduğunu, ritme alışık olmadığını ve hayatı dokunarak, temas ederek yaşadıklarını anlatıyor. Birlikte oyunlar oynadıklarını, birbirlerine dokunduklarını, yağlı ekmek yediklerini ve ortaklaşa şokellayı emerek yediklerini söylüyor. Ayrıca, Coca-Cola'larını çiviyle delerek içtiklerini ve sinemada bir meşrubata bir filmi sığdırdıklarını belirtiyor. Sık sık aşık olduklarını, hayali aşklar yarattıklarını ve güzel şarkılar çıkınca o şarkılara uygun hayali aşklar icat ettiklerini ifade ediyor. "Beni Unutma" gibi şarkıları, aşık oldukları kişilere ithaf ederek dinlediklerini ve bu şarkıların hatırına hayali aşklar bile yarattıklarını söylüyor.

Sezen Aksu'nun Sonraki Yıllardaki Değişimi

Öztürk, 90'lardan sonra Sezen Aksu'nun şarkılarının tadının kaçmaya başladığını, tıpkı gazı kaçmış meşrubat gibi olduğunu belirtiyor. Sadece Sezen'in değil, diğer sanatçıların da duygusallıklarının azaldığını ve bunun sosyolojik değişimlerle ilgili olduğunu ifade ediyor. 90'lar ve 2000'lere giden sürecin, kendilerinin sevebileceği, empati kurabileceği bir müzik yolculuğu olmadığını ve bu nedenle müzikten uzaklaştıklarını söylüyor. Yaş ilerledikçe insanın beyin hücrelerinin ve tat alma hücrelerinin azaldığını, hayattan bir şeylerin eksildiğini ve bu durumun 80'lerdeki hazzı almalarını engellediğini belirtiyor.

Yeni Albüm ve Beklentiler

Öztürk, Akif Bekin'in de bu konuya parmak bastığını ve kendisinin de bu konuda birkaç şey söylemek istediğini ifade ediyor. Sezen'in "Paşa Gönül Şarkıları" albümündeki tınıların neden "Ah Mazi" veya "Yalnızca Sitem" şarkıları kadar etkilemediğini sorguluyor. Bunun yaşanmışlık, yorulmuşluk ve yıpranmışlıkla ilgili olduğunu, artık hayali aşk kuracak kadar enerjileri olmadığını belirtiyor. Atatürk'ün Salih Bozok'a yazdığı bir şiirdeki gibi, hayatın kısacık, sevginin azıcık, ızdırabın ve umudun yalnız olduğunu ifade ediyor.

Albüm Değerlendirmesi ve Eski Sezen Özlemi

Öztürk, albümdeki "Ey Aşk" ve "Yandı İçim" gibi şarkıların biraz 80'lerin Sezen'ini hissettirdiğini ancak "Nanik" gibi şarkılarla arasının olmadığını söylüyor. Sezen'in aslında tek başına Sezen olmadığını, Aysel Gürel ve Onno Tunç ile birlikte bir üçlü oluşturduğunu ve o şarkıların o üçlünün eseri olduğunu belirtiyor. O Sezen'i yeniden bulabilmek için Aysel Gürel ve Onno Tunç'un geri gelmesi ve Türkiye'nin 80'ler dizisi gibi bir ortama geri dönmesi gerektiğini ifade ediyor. Sezen'in en azından Türkiye'de olan bitenlere karşı duruşuyla kendilerini hayal kırıklığına uğratmadığını söylüyor.

Yeni Türkiye ve Sezen Aksu

Öztürk, Orhan Gencebay'ın son yıllardaki tavır ve duruşu nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığını ancak Sezen'in kendilerine bunu yaşatmadığını belirtiyor. Şimdiki şarkılarında eski Sezen tınısını yakalamaya çalışsalar da bunun zor olduğunu, yaşlanmışlık ve yorgunluğun etkili olduğunu ifade ediyor. Sezen'in isteksiz ve zorlanarak yapmış gibi bir hali olduğunu, bunun da kendisinin tefsir yazarken yaşadığı keyifsizliğe benzediğini söylüyor. Sezen'in eski şarkılarındaki coşkunun ve söyleme isteğinin bu albümde olmadığını, bazılarında mırıldanır gibi söylediğini ve sesinin titrediğini belirtiyor.

Vazgeçmişlik ve Toplumsal Yansımalar

Öztürk, Sezen'de bir vazgeçmişlik ve salmışlık sezdiğini, onun da toplumun gayrı memnunlar zümresinin bir parçası olduğunu ifade ediyor. Genel olarak tatsız ve neşesiz olmalarının Sezen'in albümüne de yansıdığını, hem onun kendisine hem de kendilerinde bıraktığı izlenime yansıdığını söylüyor. Albümün zorlama olduğunu ve keşke yapmasaymış dediklerini, Onno Tunç ve Aysel Gürel'li Sezen'le kalmayı tercih ettiklerini belirtiyor.

Çocukluk Özlemi ve Texsas Tomix

Öztürk, hayattan canlı kanlı bir tat almak için çocukluğunun özlemlerini yeniden denediğini, yatağının başucuna Texsas Tomix koyduğunu ve yatmadan önce macera okuduğunu anlatıyor. Dijital imkanların olmadığı, televizyonun kısıtlı olduğu o yıllarda Texsas Tomix okuduklarını, macera bittiğinde bir daha okuduklarını ve en son okunamaz olunca değiş yaptıklarını söylüyor. Şimdi sahaflardan bulduğunu, yatağının başında durduğunu ve bir macera okuyarak sayfanın köşesini kırdığını belirtiyor. Eskiden babasının kızmasına rağmen yatakların altına gizlediklerini, gizleyemediği zaman köye kaçtığını ve dedesinin kendisine karışmadığını ifade ediyor.

Dedesi ve Köy Hayatı

Öztürk, dedesinin kendisine "Doktor Mustafendi" dediğini, onun tek kitabının bu olduğunu ve kendisinin hem unvanı hem de hocalığı aldığını anlatıyor. Dedesinin fındık dalının ışkınını yonarak sepet yaptığını ve kendisine karışmadığını, o zaman çok mutlu olduğunu söylüyor. Babaannesinin eline bir dilim mısır ekmeği ve yağsız çökelik verdiğini, iki ineği önüne katıp bahçeye gittiğini, akşam ezanına kadar bahçede kaldığını ve incir veya armut yiyerek karnını doyurduğunu belirtiyor. Derelerde ayağını soktuğunu, balık avladığını ve akşam evine geldiğini, böyle bir hayatın içinde dünya kadar mutlu olduklarını ifade ediyor.

Sonuç ve Dilekler

Öztürk, çok şeyleri olmasına rağmen bugün ağızlarının tadı ve tuzu olmadığını, Türkiye'nin tadından yenmediğini söyleyenlerin azınlıkta olduğunu ve kendisinin onlardan olmadığını belirtiyor. Sezen'in de onlardan olmadığını ve bu tatsızlığın albüme yansıdığını, kendisine de yansıdığını ifade ediyor. Hem duygularının azaldığını, hem hayatın kendilerini yıprattığını, hem de başkalarının kendilerini yıprattığını söylüyor. Yeni Türkiye'de yeni Sezen'i sevmediğini, Onno Tunç ve Aysel Gürel'li Sezen'le kalmayı tercih ettiğini, Texsas Tomix misali aynı şarkıları dinleyerek Sezen'i yad ettiğini belirtiyor. Yeni albümü yeni nesle havale ettiğini ve ağızlarının tadını kaçıranların Allah'ından bulmasını diliyor.

Share

Summarize Anything ! Download Summ App

Download on the Apple Store
Get it on Google Play
© 2024 Summ